Bir ülkenin ruhunu görmek istiyorsanız, o ülkenin aynalarına bakın: hastanelerine, okullarına, mahkemelerine… Orada yalnızca binaları değil, içindeki insanları da göreceksiniz. Peki bu aynalar ne gösteriyor? Parıltılı duvarların ardında, derin çatlaklar var. Bugün hastanelerimiz dolup taşıyor, ama içinde insana şifa veren hekimlerimiz eksik. Üniversitelerimiz var, ama mezun olduğunda hayatta yolunu bulamayan gençlerimiz daha çok. Her yerde yollar, köprüler yükseliyor; ama o yolları yürümeye cesareti olmayan insanlar var.
Bir çocuk dünyaya gözlerini açtığında, ilk gördüğü şey, ailesinin ona sunduğu dünya olur. Eğer sevgiyle yoğrulmuş bir yuva görmezse, içinde bir boşlukla büyür. Bu boşluk, ne okullarda ne de mahkemelerde doldurulabilir. Çünkü eğitim yalnızca bilgi vermez; insanın kalbine dokunur. Ama bugün okullar, yalnızca sınav kâğıtlarını doldurmayı öğretiyor. Düşünmeyi, hissetmeyi, hayal kurmayı değil.
Hukuk, adaletin kılıcıdır derler. Ama bugün o kılıç, en çok adaletsizliğin önünü açıyor. Büyük adliye binalarımız var, ama adaletin içini dolduracak bir vicdan yok. Bugün zengin için akan bir hukuk sistemi var, ama yoksul için duran bir saat gibi. Oysa adaletin, zengini fakiri olmaz; çünkü aç bir çocuğun gözyaşında herkes eşittir.
Peki ya yöneticiler? Bir yönetici, bulunduğu makamı yalnızca bir koltuk sanıyorsa, o makamın hakkını veremez. Liderlik; baskıyla değil, ilhamla olur. Amir olmak, ceza kesmek değil; adaletle örnek olmaktır. Gerçek bir lider, başkalarının sırtına değil, kalbine dokunur. Bugün bu anlayışa hasretiz.
Hastanelerde sıra bekleyen yaşlılar, masraflar yüzünden tedavi olamayan çocuklar, köprülerin gölgesinde uyuyan evsizler… Bu tabloyu değiştirmek için gereken şey ne biliyor musunuz? Eğitim. Ama gerçek eğitim. Çünkü eğitim olmadan doktor olmaz. Eğitim olmadan hukukçu, mühendis, öğretmen olmaz. Eğitim olmadan insanlık olmaz.
Bir çocuk ailesinden dürüstlüğü, okulundan hakkaniyeti öğrenirse; o çocuk büyüdüğünde yalnızca bir birey değil, bir değer olur. İnsanlık böyle büyür. Ama bugün bu değerlerin yerinde kocaman bir boşluk var. Boş raflarda kitaplar, boş kalplerde insanlık var.
Bu düzen böyle devam edemez. İnsanlar, insan gibi yaşamalı. Doğan her çocuğun gözlerini açtığı dünya; adaletin, vicdanın ve sevginin dünyası olmalı. Zinciri yeniden kurmak bizim elimizde. Eğitimle başlar, adaletle yükselir, sevgiyle tamamlanır. Çünkü bir ülkenin aynasında parlayan gerçek, insanlığın geleceğidir